Haber 16

Bakan Günay’dan ‘Kanuni’ yorumu

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan çarpıcı çıkış: “Yetişkin oğlunu, kendisinden sonra Osmanlı tahtına geçmesi beklenen Şehzade Mustafa’yı yandaki çadırda boğdurmuştur. O gün ölmesi lazım yürek taşıyan bir insanın…”

Bakan Günay’dan ‘Kanuni’ yorumu
  • Gündem / Son Dakika
  • 03 Ocak 2013
  • Bakan Günay’dan ‘Kanuni’ yorumu için yorumlar kapalı
  • 283 KEZ OKUNDU

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle Ankara Cer Modern’de bir araya gelerek, gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Bakan Günay, “Şeker Portakalı” ve “Fareler ve İnsanlar” isimli kitapların sakıncalı bulunduğu iddiasına ilişkin, “Türkiye’de 2012 yılında Şeker Portakalı’nı, Fareler ve İnsanlar’ı, Steinback’i, Yunus Emre’yi hizaya sokmaya çalışan bir anlayışta bir takım kafaların olması, eğer gerçekse bu olaylar, vahimdir. Bunları hiçbir biçimde kabul etmem mümkün değildir” dedi.
-Muhteşem Yüzyıl-
Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili görüşleri sorulan Ertuğrul Günay, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan arasındaki ilişkinin kendisi için uluslararası bir sinema konusu olduğunu, dizi gündeme geldiğinde “Eyvah, galiba hayallerim yok olacak” dediğini aktardı.
“Shakespeare okuyoruz ama çoğu kurgu. Bu bir kurgu değil. Bu aynıyla vaki. Bu vahim, acı, trajik bir gerçek. Bundan Kraliçe Margot filmini düşünün, o çaptan daha büyük bir uluslararası sinema filmi olabilirdi” diyen Günay, “Ben inanılmaz bir tragedya görüyorum Kanuni ile Hürrem ilişkisinde. Bu bir uluslararası yapım olarak dünyayı sarsabilirdi” şeklinde konuştu.
Günay şöyle konuştu:

“Kanuni şüphesiz bir cihan imparatorudur. Cihan imparatoru aynı zamanda bir aşkın kölesidir. Kadının önünde zaaf göstermektedir. Sadrazamını katletmiştir bu uğurda. Çocukluk arkadaşını, 28 yaşında sadrazam olan İbrahim Paşa’yı katletmiştir. Daha vahimi, yetişkin oğlunu, kendisinden sonra Osmanlı tahtına geçmesi beklenen Şehzade Mustafa’yı yandaki çadırda boğurmuştur. O gün ölmesi lazım yürek taşıyan bir insanın…”

Kanuni’nin çocukluk arkadaşı, 28 yaşında Sadrazam yaptığı İbrahim Paşa’yı da da 33 yaşında öldürttüğünü hatırlatan Günay, “Dizide Pargalı diye geçiyor ama, İbrahim Paşa’nın bir lakabı daha var; Asıl ‘Makbul İbrahim Paşa’ diye anılıyor. Ancak bir gecede, padişah sofrasından ölü kalkıyor. Bir gecede, tek bir harf değişiyor, ‘Makbul’ İbrahim Paşa, ‘maktul’ İbrahim Paşa oluyor. Ancak tarihin bu sayfalarını kaç insan biliyor. Tarih ne kadar acımasız, iktidar kavgası ne kadar kötü. Bakalım oralara da gelecek mi dizi?”
 
Koskoca Bakan ağlayayım mı?
Günay, Türkiye’den yurt dışına kaçırılan tarihi eserlerin son yıllarda ait oldukları yerlere geri getirilmesi için geçmişte kamusal dikkatin gösterilmediğini belirterek, bu eserleri yurt dışında gördüğünde çok üzüldüğünü söyledi. Günay, bu eserleri yurt dışındaki müzelerde gördüğünde neler hissettiğini şöyle anlattı:
“(Haykırsam deli derler, ağlasam kimse bilmez niçin ağladığımı) Hasan Hüseyin Korkmazgil’in bu mısraları içimden bir isyan gibi yükseliyor. Ne zaman British Museum’a, Berlin Müzesi’ne, Louvre’a gitsem, orada bağırsam ’bu adam niye bağırıyor’ diyecekler. Haykırsam ’deli’ derler. Ağlasam kimse bilmez niçin ağladığımı. Tam duygularımı anlatıyor. İçimden göz yaşları döküyorum. Ağlasam, koca Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanıyım. Ağlamak bir çaresizlik yurt dışında. Yapmam ama içimden isyan yükseliyor.”
Günay, bu eserlerin iadesiyle ilgili hukukun, uluslararası mevzuatın Avrupa tarafından oluşturulduğunu, bu nedenle eserleri istemeye bu mevzuatın el vermediğini ifade etti. Günay, Türkiye’den yasadışı yollarla çıkarılan eserleri istediklerini belirterek, Boğazköy Sfenksi’ni örnek verdi. Günay, kararlı bir süreç takip sonucu sfenksi aldıklarını hatırlatarak, “Onu Çorum’daki müzede tutmadık. Hattuşa’ya götürdük. Çünkü ben onların da canı olduğuna inanıyorum” dedi.
Günay, tarihi eserleri ait oldukları yerlere geri götürmek için yürütülen çalışmaların bir politika haline gelmesinden Avrupa’nın çok rahatsız olduğunu ifade ederek, “Doğu Avrupa’nın ve Ön Asya’nın, bunu ortak bir politika haline getirmesinden batı müzeleri çok rahatsız oluyor çünkü bu tür eserleri çok var” dedi.
Türkiye’nin bu tür eserleri getirmek için çok fazla para harcadığı eleştirilerine yanıt veren Günay, “Elmalı hazinelerinin Türkiye’ye getirilmesi için çok önemli, 2-3 milyon dolar civarında avukatlık ücretleri ödenmiş. Sonra mahkeme, ’bir safhada siz vazgeçin bizde bu içtihat oluşmasın’ diye… Orada aslında Türkiye bir yanlışlık yapmış bence çünkü bir mahkeme kararı çıkabilirdi ve o mahkeme kararı emsal olurdu, fakat orada Amerikan Metropolitan Müzesi akıllı davranmış. Orada biz davadan vazgeçmişiz milyon dolarlar ödemişken ve anlaşma yoluyla vermiş gibi yapmışlar. Halbuki davayı kazanıyoruz” dedi.
Günay, son zamanlarda çok önemli eserlerin getirilmesinde “bir tek kuruşun kimseye ödenmediğini” söyledi ve son dönemde yaptıkları çalışmalar sonucunda “kanatlı denizatı broşu”nun da ocak ya da şubat ayı içinde Türkiye’ye getirileceğini belirtti.
Günay, yurt dışına götürülen binlerce eser olduğunu, bunların en çok Almanya’da bulunduğunu kaydetti.
Türkiye’nin tarihi eserleri almak için Avrupa’daki müzelere karşı izlediği politikanın bazı büyük müzeler tarafından “şantaj” olarak nitelendirildiği eleştirisini cevaplayan Günay, Türkiye’de yerli ve yabancı bilim adamlarının kazı yaptıklarını ancak bazı kazı heyetlerinin kazılara yeteri kadar kaynak, zaman ve ilgi ayırmadığını söyledi.
Günay, “Japonlar, 20 yıldır çalıştıkları Kaman’da bir müze yaptılar ama 100 yıldır çalışılan Bergama’da bir kızıl kule sadece restore edildi. O da bizim zorlamamızla. Başka bir restorasyon yok. Milet’te yok, Efes’te yeni yeni başladı. Bizim topraklarımızda çalışılırken bunların korunması, bunların görselliğinin de ortaya çıkarılması konusunda bir talebimiz olamaz mı?” diye konuştu. Günay, Türkiye’nin bu tavrından kazılara yeteri kadar kaynak ve ilgi ayırmayanların rahatsız olmaya başladığını söyledi.
Her objeyi almak için bir zorlama içine girmediklerini aktaran Günay, Noel Baba’nın kemiklerinin İtalya’dan istenip istenmeyeceği konusunda, bunun hukuki bir zemini olmadığını söyledi. Günay, “Noel Baba’nın kemiklerini istesem ne olacak. Bunu ben söylerim de İtalya’da. En azından şu faydası olur. Alamam belki. Ben tabii alamayacağım bir hamle yapmak istemiyorum ama İtalya kamuoyunda birçok insan bu vesileyle Noel Baba’nın Demreli olduğunu öğrenir” dedi.
-Şeker Portakalı, Fareler ve İnsanlar-
Günay, “Şeker Portakalı” ve “Fareler ve İnsanlar” isimli kitapların İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından sakıncalı bulunduğu iddiasına ilişkinse, “Bereket versin ki bizim bakanlığımızdan kaynaklanmış bir olumsuz haber değil” dedi.
İlgili bakanlığın konuyu inceleyerek kamuoyunu ve kendisini rahatlatacak bir açıklama yapmasını beklediğini ifade eden Günay, “Türkiye’de 2012 yılında Şeker Portakalı’nı, Fareler ve İnsanlar’ı, Steinback’i, Yunus Emre’yi hizaya sokmaya çalışan bir anlayışta bir takım kafaların olması, eğer gerçekse bu olaylar, vahimdir. Bunları hiçbir biçimde kabul etmem mümkün değildir” dedi.
Yunus Emre’nin şiirlerinin sansürlendiği iddiaları konusunda ise Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile görüştüğünü kaydeden Günay, “Milli Eğitim Bakanı, ’bazı kıtaları atmışlar, bir kasıt yok’ dedi. Bence şimdiye kadar nasıl okumaya alışmışsak öyle okumaya devam edelim ve Yunus Emre’nin sözlerini düzeltmeye, hizaya sokmaya kimse kalkışmasın” dedi.
-“Killing Them Softly” eleştirisi-
Günay, geçtiğimiz günlerde Brad Pitt’in başrolde olduğu “Killing Them Softly” filmini sinemada izlediğini belirterek, gazetecilere filme gitmemeleri tavsiyesinde bulundu.
Günay, “Ben salondan çıkmayı düşündüm. İğrenç. Ben bu kadar yüz kızartıcı diyalog hayatımda duymadım ve duymak istemem. 13 imiş, ’18 yapın veya elinizden geliyorsa kaldırın bu filmi’ dedim. Dedim bunu, Türkiye’nin önünde söylüyorum. İtiraz eden çıksın konuşalım. Ben böyle bir şeye destek olamam. Olmaz böyle bir şey. İnsan eşiyle seyrederken rahatsız olur mu, bırakın çocuğuyla, arkadaşıyla, yakınıyla, sevdiğiyle. Sanat fiilen bu değil. Yapan yapsın, ben almam” dedi.
‘Noel Baba azizdir’
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a Noel kutlamaları ve Noel Babanın kemiklerinin iadesi konusu da soruldu. “Noel Baba’nın yoksullara, çocuklara yardım eden bir aziz” olduğunu söyleyen Bakan Günay, şöyle konuştu: “Noel babanın kemiklerinin iadesini istemedim. Alamayacağım bir hamle yapmak istemem. Ama gelen talebi reddetmedim de. O zaman karşı kamuoyu oluşur. Çünkü bu vesileyle İtalya’da bir çok insan Noel babanın Demre’de olduğunu öğrendi. Turistik açıdan faydalı oldu.”
-Türkiye’nin tanıtımı için yeni müşavirlikler-
Türkiye’nin tanıtım kampanyaları için yeni dönemin Ocak ayında başladığını kaydeden Günay, 100 milyon doların üzerinde bütçe ayırdıklarını söyledi. Günay, Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçilik sayısını artırması gibi tanıtım müşavirliklerinin sayısı artırmaya başladıklarını belirterek, St. Petersburg, Şangay, Avustralya, Kanada, Sao Paolo, Tunus ve Atina’da müşavirlik açacaklarını dile getirdi.
Günay, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev ile Atatürk’ün Makedonya’daki “baba evinin” restorasyonlarının tamamlanmak üzere olduğunu, yakında ziyarete açılacaklarını söyledi.
Günay, son James Bond filminde İstanbul’un gösteriliş şekliyle ilgili eleştiriler için “Batı’nın bir doğu algısı var. Genellikle onu kullanmaya çalışıyorlar. İstanbul’un güzelliklerini ya görmüyorlar, ya görmek istemiyorlar. Ben filmi görmedim ama James Bond 50. yıl filmi İstanbul’dan başlama önerisi gelince biz bunu reddedemezdik” dedi.
Günay, “Ama şunu da kabul edelim. Biz tarihi yarımadayı hala çok da mükemmel hale getirebilmiş değiliz” diye konuştu.
-Yunanistan’a öneri-
Yunanistan’a birçok konuda ortak çalışma teklif eden Günay, iki ülkenin Ege’de turizm konusunda işbirliği yapabileceğini söyledi. “Çin’den, Hindistan’dan, ABD’den gelenler hem Türkiye’yi hem Yunanistan’ı beraber görsünler diye her türlü girişime açığız. Ben Yunanistan Turizm Bakanına ’İzmir Expo’yu Ege’nin ortak bir projesi haline getirelim’ dedim. ’İyi fikir, hükümetimle paylaşacağım’ dedi. Ege’yi biz Yunanistan’ın ve Türkiye’nin hatta Bulgaristan’ı da katarak çok önemli dünya destinasyonu yapabiliriz” diye konuştu.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ