Haber 16

Erdoğan: İsrail’le gerekirse savaşırız!

Erdoğan PBS’nin ünlü sunucu Charlie Rose’un İsrail- Türkiye krizine ilişkin ‘İsrail’in saldırısı savaş sebebi midir?’ sorusuna yanıt verdi. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

Erdoğan: İsrail’le gerekirse savaşırız!
  • Gündem / Son Dakika
  • 22 Eylül 2011
  • Erdoğan: İsrail’le gerekirse savaşırız! için yorumlar kapalı
  • 249 KEZ OKUNDU

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”İsrail belli bir ekonomik güce, belli bir silah gücüne sahip. Söylediği ne? ‘Filistin’in elinde silahı olmayacak’. Senin elinde atom bombasına kadar her şey var, Filistinlilerin elinde bir tane silah dahi olmayacak. Bu bir akıl tutulmasıdır. Bunun akılla mantıkla izahı olmaz” dedi.


Erdoğan, Amerikan PBS televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose’un sorularını yanıtladı.


Başbakan Erdoğan, Rose’un ”İsrail karşıtlığına” ilişkin sorusu üzerine ”Bizim Türkiye olarak İsrail halkına karşı herhangi bir olumsuzluğumuz yok. Burada bizim yaklaşımımız İsrail yönetimine karşıdır” diye konuştu.


Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


”İsrail yönetimi biliyorsunuz uluslararası sularda üç gemi, ki bunların bir tanesi 33 ülkeden insanın içinde olduğu, 400’ü aşkın insanın olduğu bir gemi, bu gemiye denizden ve havadan saldırıda bulundular. Ve bunun neticesinde 9 kişi şehit oldu. Ayrıca yaralı var. Tabii uluslararası sularda böyle bir saldırının yapılması uluslararası hukuka aykırıdır. İnsani değildir, vicdani değildir ve Cenevre’deki İnsan Hakları Komisyonunun da açıklamasına göre ‘alçaklıktır’ ifadesi kullanılmıştır.


Şimdi biz buradan hareketle diyoruz ki bu konuda -bunların bir tanesi de Türk asıllı Amerikan vatandaşıdır ölenlerden bir tanesi- ve bundan dolayı İsrail özür dilemek zorundadır, tazminat ödemek durumundadır, üçüncüsü de Gazze’ye olan ambargoyu kaldırmak durumundadır. İsrail zaman zaman, oldu olacak yaklaşımlarda bulundu. Daha sonra vazgeçtiğini ifade etti. Vazgeçer veya geçmez, ama bu Türkiye gibi bir dostunu kaybetmesine neden olmuştur. Çünkü bu anlayışla, bu yaklaşımla Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi mümkün değildir. Çünkü bütün bu gerilimlerin tek sebebi vardır, o da İsrail’in şu andaki yönetimidir. İsrail halkı değil. Çünkü İsrail halkının da ben bu yönetimden memnun olduğunu zannetmiyorum”.


”ÜÇ MADDE YERİNE GETİRİLMEDEN İLİŞKİLER NORMALLEŞMEZ”


Başbakan Erdoğan, ”İsrail ile normal ilişki kurmak kesinlikle mümkün değil mi” sorusunu, ”Bu şekilde giderse, özür dilemezse, tazminat ödemezse, Gazze’ye ambargoyu kaldırmazsa bu normalleşme mümkün değil. Üç maddenin olması lazım” diye yanıtladı.


Sunucu Rose’un, ”İsrail’e şımarık çocuk dediniz, saldırgan dediniz, bu tür bir dil kullanmanın bir faydası var mı” sorusuna da ”Evet” yanıtını veren Erdoğan, bunun nedeninin sorulması üzerine şunları söyledi:


”Şu anda ben tabii, olan gerçekler üzerinden gidiyorum. Yani İsrail Batı’nın şımarık çocuğudur. Hala aynı şeyi söylüyorum. Örneğin İsrail ile ilgili BM Güvenlik Konseyinin, BM Genel Kurulunun vermiş olduğu bunca kararlar vardır. Bunca kararlara rağmen Batı hiçbir zaman -buna Amerika da dahil- yaptırım uygulamamıştır. Ama bu yaptırım başka yerlere uygulanmıştır. Örneğin bir Sudan’ın Güney-Kuzey ayrılmasında Kuzey Sudan’a bu yaptırım uygulanmıştır, baskı uygulanmıştır. Bu aynı durum, İsrail için söz konusu değildir. İsrail Filistin münasebetlerinde böyle bir şey maalesef olmamıştır. Halbuki biliyorsunuz İsrail’in, Filistin’in devlet olarak tanınması ta 1947’ye dayanıyor. 181 No’lu kararla daha o zaman bu adım atıldı. Ama o günden bugüne hala Filistin’in devlet olarak tanınması sürecine yardımcı olunmuyor. O adımı artık atmak lazım. Ve her zaman söylenen nedir? Filistin’de Ortadoğu’da iki devlet, İsrail, Filistin devleti. Böyle tanındığına göre niçin bunu uygulamaya koymuyoruz? Bu halka zulmetmek niye?”.


”POPÜLARİTE DERDİMİZ YOK, DOĞRUYU, HAKKI SÖYLEMEK DURUMUNDAYIZ”


Başbakan Erdoğan, ”İsrail karşıtı söylemlerin arkasında, Arap devletleri arasında daha fazla saygınlık ve popülerite kazanma niyeti mi var” şeklindeki soru üzerine, ”Şunu açık konuşayım. Bizim bir popülerite derdimiz yok. Biz doğruyu, hakkı söylemek zorundayız. Adaletin gereği bu. Benim partimin adı Adalet ve Kalkınma Partisi. Önce adalet. Adalet olmadan kalkınma olmaz. Eğer bir yerde zulüm varsa biz bu zulme seyirci kalamayız. Burada bir zulüm var. Hele hele benim 9 vatandaşımın öldürülmesi olayı aslında bir savaş sebebidir. Ama biz bunu bir savaş sebebi bile saymadık. Büyük devlet olmanın gereği sabrettik” diye konuştu.


”Ama bunu, İsrail’in saldırısını bir savaş sebebi olarak görüyorsunuz değil mi” sorusunu Erdoğan, ”Gereğinde bu da yapılır. Ama biz büyük devlet olmanın gereği olarak buna sabırlı davrandık. Acaba Amerika’nın vatandaşlarının böyle 9 tanesi uluslararası sularda herhangi bir devlet tarafından öldürülmüş olsa ‘iyi yaptınız’ der mi? Hoş karşılar mı? Bizim bakışımız, yaklaşımımız da şu anda budur” diye yanıtladı.


Erdoğan, İsrail’in Mavi Marmara baskınıyla ilgili BM Soruşturma Komisyonunun raporuna dair değerlendirmesinin sorulması üzerine, bu raporun hiçbir haklılığının söz konusu olmadığını vurguladı.


”MAZLUMUN YANINDAYIZ, TAA Kİ HAKKI VERİLENE KADAR”


”Şu anda bırakın sadece Gazze’yi, Filistin bir açık hava hapishanesidir” ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:


”Filistin’e bir sandık domates onların izni olmadan sokamazsınız. Böyle bir kuşatma altındalar. Şimdi böyle bir kuşatma altında olan bu insanlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin neresine sıkıştırılıyor? Nerede insanlık? Nerede dünya? Niçin bu insanlara gereken ilgi ve destek gösterilmiyor? Bizim yaptığımız bu. İsrail belli bir ekonomik güce, belli bir silah gücüne sahip. Söylediği ne? Filistin’in elinde silahı olmayacak. Senin elinde atom bombasına kadar her şey var. Filistinlilerin elinde bir tane silah dahi olmayacak. Bu bir akıl tutulmasıdır. Bunun akılla mantıkla izahı olmaz. Nasıl buna evet denilebilir? Bizim yaklaşım tarzımız bu. Ve biz burada mazlumun yanındayız. Olmaya da devam edeceğiz. Taa ki hakkı verilene kadar.”


Erdoğan, ”İsrailliler’in meşru olarak güvenlik endişelerinin olduğuna, varolma hakkına ve roket saldırılarına maruz kalmama hakkı olduklarına inanıyor musunuz” sorusunu da şöyle yanıtladı:


”Şimdi Sayın Charlie, şu anda İsrail işgalcidir. (İsrail’in eski Başbakanı Ehud) Olmert döneminde, Olmert 1967 sınırlarına dönmeyi bile kabul etti. Şu anda İsrail burada bir işgalci durumunda. İşgalci durumunda olduğu halde hala daha fazlasını almanın gayreti içinde. Bu insanlar şu anda aslında topraklarını kurtarmanın gayreti içindeler. Ve dünyadan da adaletin tecellisini bekliyorlar. Yapılan budur. Bunun için biz kalkıp da burada bizde bir söz var ‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış’. Şimdi bunlar ev sahibini bastırıyorlar. Ve bunun BM Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu tarafından düzeltilmesi en büyük beklentimizdir. Aslında Sayın Obama’nın da geçen yıl Genel Kurul’da yaptığı konuşma böyle bir müjdeyi içeriyordu. Maalesef bu müjde gecikmiş oldu. Şu anda da öyle gözüküyor. Temenni ederiz ki bu tekrar değerlendirilir”.


”FÜZE KALKANI, RADAR KALKANI GİBİ YAKLAŞIMLARIN HEPSİ YANLIŞTIR. İKİNCİSİ, ‘ŞU ŞU ÜLKEYE KARŞI, ŞU ŞU ÜLKELERİ KORUMAK İÇİN BU YAPILMIŞTIR’ BU ÇOK ÇOK YANLIŞTIR. ZİRA MUTABAKAT METNİ İÇERİSİNDE ZATEN BÖYLE BİR İFADE ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. BU NATO’NUN KENDİ KONSEPTİ İÇERİSİNDEKİ BİR YATIRIMIDIR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinin bugün model ortaklık kapsamı içerisinde gayet iyi bir konumda olduğunu belirterek, ”Sayın Obama ile model ortaklık süreci içerisinde devam eden ilişkilerimiz her alanda, siyasi, askeri, ekonomik, ticari artarak devam ediyor. Bu tabii bizler için de bir mutluluk vesilesi” dedi.


Erdoğan, Amerikan PBS televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose’un sorularını yanıtladı.


Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şu anda Amerikan yönetimiyle bir model ortaklık anlayışı içerisinde devam eden bir birlikteliklerinin olduğunu, böyle bir süreci yaşadıklarını kaydetti.


Başbakan Erdoğan, ”Bu sürecin içerisinde, özellikle şunu ifade etmekte fayda görüyorum; gerek bulunduğumuz bölgede Türkiye’nin konumu, gerekse farklı ülkelerde, uluslararası camiada, G20 çerçevesi içerisinde birlikteliğimiz, bütün bunların yanında NATO’daki birlikteliğimiz, aynı şekilde yine uluslararası ekonomik alanda attığımız müşterek adımlar, Türkiye-Amerika münasebetlerini bir noktada tutmuştur. Bugün de model ortaklık kapsamı içerisinde gayet iyi bir konumdadır. Ve çalışmalarımızı bu noktada verimli bir şekilde sürdürüyoruz” diye konuştu.


”İLİŞKİLERİMİZ HER ALANDA ARTARAK DEVAM EDİYOR”


Erdoğan, “ABD Başkanı Barack Obama ile aranızda özel bir ilişki var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:


“Şu anda tabii bu Sayın Başkan’ın takdirleridir. Türkiye-Amerika olarak stratejik ortaklıkla başlayan ve çok eskilere dayanan bir süreç söz konusu. Fakat Sayın Obama ile model ortaklık süreci içerisinde devam eden ilişkilerimiz her alanda, siyasi, askeri, ekonomik, ticari artarak devam ediyor. Bu tabii bizler için de bir mutluluk vesilesi. Ve model ortaklığı sürdürdüğümüz Amerika ile bu sürecin her geçen gün daha iyiye gitmesi, bizim de arzumuz ve gördüğüm kadarıyla, tabii Sayın Başkan’ın böyle bir değerlendirme içerisinde olması da bizler için ayrı bir memnuniyet vesilesi. Birbirimizin gönlünü yaptığımıza göre, birbirimizi kırmadan bu uluslararası camialar içerisinde bir arada oluşumuz da zannediyorum buna zemin hazırlıyor”.


TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE MÜCADELE


Başbakan Erdoğan, ”ABD’nin, Türkiye’nin terör örgütü PKK’yı Irak’ın kuzeyinde izlemesine izin verip vermediğinin” sorulması üzerine, 2007 yılında terör örgütü PKK’yı, Amerika, Türkiye ve Irak olarak ortak düşman ilan ettiklerini hatırlattı.


Bunun ABD’nin bir önceki başkanı George W.Bush döneminde olduğunu, aynı yaklaşım tarzının Obama’yla da devam ettiğini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:


”Ve bu dönemde de yine terör örgütüne karşı veya teröre karşı bir ortak mücadele platformunun olması ve bölgede özellikle anlık istihbarat paylaşımındaki dayanışmamız devam ettiği gibi, bu noktada bizim insansız hava aracı noktasında da bu istihbarat paylaşımından hareketle bu destekleri aldık ve alıyoruz”.


Burada Charlie Rose’un araya girerek, “predatörleri mi kastediyorsunuz?” şeklindeki soru yöneltmesi üzerine Erdoğan, “Evet, predatörler konusu” dedi.


TÜRKİYE’DE RADAR ÜSSÜNÜN KURULMASI KARARI


Erdoğan, “Radar kalkanı gelişmesine gelirsek, o nasıl gidiyor?” şeklindeki bir soru üzerine de şunları kaydetti:


“Şimdi bunu, isterseniz şöyle ele alalım. Radar kalkanı dersek yanlış bir yaklaşım içerisine girmiş oluruz. Bu radarın kurulmasıdır. Füze kalkanı farklı bir olaydır, radar farklı bir olaydır. Radarın kurulmasına yönelik yani füze savunma sistemi olarak radarın kurulmasına yönelik bu, NATO konsepti içerisinde atılmış bir adımdır. NATO konsepti içerisinde Amerika ve Türkiye NATO’nun birer üyesi olarak bölgede böyle bir radar üssünün kurulması kararı NATO tarafından da verildiği için bu adım atılmıştır. Ve bu konuda çalışmaları taraflar yapmıştır. Ve bu çalışmalar neticesinde en uygun yer Malatya Kürecik olarak belirlenmiş ki daha önce orada yine radar üssü vardı. Orada radar üssünün kurulmasına karar verilmiştir. Ve bu mutabakat çerçevesinde de bu iş yürütülmüştür. Bunun dışında füze kalkanı, radar kalkanı gibi yaklaşımların hepsi yanlıştır, bir. İki, ‘şu şu ülkeye karşı, şu şu ülkeleri korumak için bu yapılmıştır’ bu çok çok yanlıştır. Zira mutabakat metni içerisinde zaten böyle bir ifade asla söz konusu değildir. Bu NATO’nun kendi konsepti içerisindeki bir yatırımıdır.”


ERDOĞAN’IN KUZEY AFRİKA ÜLKELERİ TURU


Başbakan Erdoğan, Mısır, Tunus ve Libya’yı son ziyaretinde kendisine gösterilen aşırı ilgiyi nasıl değerlendirdiğine ilişkin bir soru üzerine, ziyareti sırasında halkın çok büyük bir ilgi ve teveccühünü gördüklerini ifade ederek, ”Gerek havaalanındaki karşılama olsun, gerek ondan sonraki yaptığımız salon toplantıları olsun, bunlardaki ilgi alaka, gerçekten memnuniyet verici idi” diye konuştu.


Arap Birliği’nde yaptığı konuşmanın da aynı şekilde ilgi gördüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:


”Ve buralarda tabi bizim verdiğimiz mesaj daha çok otokratik sistemler karşısında demokrasinin konumunu işledik. Sorular geldi. Laiklikle ilgili. Laikliğin tanımı üzerinde duruşumuz oldu. Ve özgürlükler noktasında halkın iradesinin karşısında hiçbir gücün dayanamayacağı konusunu işledik. Ve birlik beraberlik noktasında tavsiyelerimiz oldu. Tabii halk artık kendi iradesinin iktidar olmasını istiyor. Diktatörler tarafından idare edilmeyi asla kabul etmiyor. Otokratik sistemlerden kurtulmak istiyor. Ve bu konuda da dünyada uygulamalarının yapılmış olduğu ülkelerden tecrübe transferi istiyor. Ve oradaki bütün aday partilerden bizden talepleri olanlar oldu. Onlarla görüşmelerimiz oldu. Cumhurbaşkanlığına aday olan, aday adayı konumunda olanlar var, adaylar var. Bunlarla görüşmelerimiz oldu. Ve bu görüşmeler neticesinde de salon toplantıları ve ‘Tahrir gençleri’ ile görüşmelerim oldu. Mutlu bir şekilde Mısır’dan ayrıldım”.


”LAİKLİĞİN DİN KARŞITLIĞI OLMADIĞINI ANLATTIM”


Erdoğan, sunucu Charlie Rose’un, ”Kahire’den gelen manşetlerde sizin laik bir yönetimi (devleti) tavsiye ettiğiniz, bu yönetimin de belli bir dini olmayan, ama tüm dinlere saygılı olan bir yönetim olduğuydu, bu doğru mu? Laiklik tanımınız bu mu?” şeklindeki sorusunu ise şöyle yanıtladı:


”Şimdi tercümede yanlışlıklar olmuş olabilir. Ama ben burada temenni ederim ki bu tercüme doğru yapılmıştır. Şimdi benim partimin tüz

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ