Bir ülkeye daha vize kalktı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan Başbakanı Saad Hariri ile iki ülke arasındaki vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin de bulunduğu 6 anlaşmaya imza attıklarını söyledi.
Erdoğan ve Hariri, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Başbakanlık Merkez Bina’da ortak bir basın toplantısı düzenlediler.
Başbakan Erdoğan, Lübnan Başbakanı Hariri’yi Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladığı konuşmasında, Lübnan’ın çok sıkıntılı bir dönemi geride bıraktığını, 5 ay gibi bir sürecin ardından hükümetin kurulduğunu kaydetti.
Geçilen bu zorlu dönemin ardından, barış ve huzur dolu bir geleceğin adımlarını atmaya başladıklarını kaydeden Erdoğan, iki ülke arasında bugün 6 anlaşmaya imza atıldığını bildirdi. Yapılan anlaşmalar arasında en önemlisinin iki ülkenin karşılıklı olarak vizelerin kaldırılmasına yönelik uygulama olduğunu anlatan Erdoğan, diğer anlaşmalarla sağlık, tarım, askeri işbirliği, ulaştırma ve eğitim gibi alanlarda da önemli bir adım atıldığını kaydetti.
İki ülke arasında vizelerin kaldırılması uygulamasına özellikle değinmek istediğini belirten Erdoğan, daha önce Türkiye ile Suriye, Ürdün ve Libya arasında da vizenin kaldırıldığını anımsattı. Erdoğan, Lübnan ile de vizeleri kaldırmasıyla bu 4 ülkedeki ”halkların birbirlerine gidip gelişlerinde farklı bir geleceği oluşturduklarını” ifade etti.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan ile Suriye arasındaki yakınlaşmadan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ”Dargınlıklara, kırgınlıklara, zaten inanıyorum ki bu bölge halkının hiç tahammülü yok, bunları aşmak da bizleri mutlu ediyor. Temennimiz bunun kalıcı bir şekilde geleceğe taşınmasıdır” dedi. Erdoğan ve Lübnan Başbakanı Saad Hariri, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Başbakanlık Merkez Bina’da ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Erdoğan, Hariri’yi Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladığı konuşmasında, Lübnan’ın çok sıkıntılı bir dönemi geride bıraktığını, 5 ay gibi süren bir sürecin ardından hükümetin kurulduğunu dile getirdi. Geçilen bu zorlu dönemin ardından, barış ve huzur dolu bir geleceğin adımlarını atmaya başladıklarını kaydeden Erdoğan, iki ülke arasında bugün 6 anlaşmaya imza atıldığını bildirdi.
Yapılan anlaşmalar arasında en önemlisinin iki ülkenin karşılıklı olarak vizelerin kaldırılmasına yönelik uygulama olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, yapılan anlaşmalarla, sağlık, tarım, askeri işbirliği, ulaştırma ve eğitim gibi alanlarda da önemli bir adım atıldığını kaydetti.
İki ülke arasında vizelerin kaldırılması uygulamasına özellikle değinmek istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, daha önce Türkiye ile Sureyi ve Ürdün arasında da vizelerin kaldırıldığını anımsatarak, Lübnan ile de vizeleri kaldırmasıyla bu 4 ülke arasında, ”artık halkların çok daha rahat bir şekilde birbirlerine gidiş gelişleriyle farklı bir geleceğin oluşturulduğunu” ifade etti.
Aynı medeniyeti ve kültürü paylaşmaları itibarıyla, bu sürecin bölgede çok daha farklı bir heyecanın doğmasına vesile olacağını anlatan Erdoğan, iki ülke arasında hiçbir sorun bulunmadığını hatırlattı. Türkiye’nin, Lübnan’a bugüne kadar uluslararası platformlarda destek verdiğini, budan sonra da bu desteğin devam edeceğini belirten Erdoğan, ”Özellikle Lübnan’ın bu sıkıntıların aşılmasında vereceğimiz destek, inanıyorum ki Lübnan halkını daha da rahatlatacaktır” dedi.
UNIFIL’de 500 civarında Türk askerinin göreve yaptığını anımsatan Başbakan Erdoğan, Türk askerlerinin daha önce yerinde ziyaret etiğini de belirterek, ”Gerek güç içindeki başarısıyla, gerekse askerimizin oradaki çevre köylerle ilişkilerde başarısı, Lübnan yönetimi tarafından bizlere defalarca ifade edildi” dedi.
-”SERBEST TİCARET ANLAŞMASINI DA İMZALAYALIM İSTİYORUZ”-
İki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini anlatan Erdoğan, 2002 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 225 milyon dolar civarında olduğunu, rakamın 2008 yılı itibariyle 900 milyon dolara ulaştığını söyledi.
Bu rakamında yeterli olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
”İnşallah, Sayda’daki tarafımızdan yapılan hastanenin açılışını değerli kardeşimle yapacağız. Ve en geç o seyahatimizde serbest ticaret anlaşmasını da imzalayalım istiyoruz. Serbest ticaret anlaşmasını imzalamak suretiyle çok daha farklı bir ekonomik, ticari ilişkinin aramızda gerçekleşeceğine inanıyorum. Çünkü 900 milyon dolar çok komik bir rakam, bunu çok ilerilere taşımamız gerekiyor.
Mersin-Beyrut feribot seferlerinin başlatılması da bizleri çok çok rahatlatacak. Elektrik enerjisi noktasında ve doğalgaz noktasındaki gerekli desteği de kendilerine vermek suretiyle… Lübnan’ın sıkıntılarını giderme noktasında inşallah kendilerine yardımcı olacağız.
Özellikle, tabii son dönemde değerli kardeşim Saad Hariri’nin Suriye’ye yaptığı ziyaretle bölgedeki birçok sıkıntının aşılmasına yönelik bir adım olarak onu görüyorum. Bu konuda çok çok bizler memnun olduk. Son Suriye ziyaretimde, Sayın Beşar Esad kardeşimle yaptığımız görüşmede, memnuniyetimizi ifade ettiğimiz gibi, ‘sizler de iade-i ziyareti yapmak suretiyle bu kırgınlıkların aşılmasına ve bölgedeki barışın, sevginin, kardeşliğin çok daha farklı bir şekilde güç bulmasına vesile olacaksınız’ dedik.
Zaten o ziyaretin çok çok başarılı bir ziyaret olduğun kendilerinden dinledim. Bunu Saad kardeşimden de dinledim. Bu da bizi ayrıca güçlendiriyor, mutlu ediyor, memnun kalıyoruz. Çünkü bu tür dargınlıklara, kırgınlıklara… Zaten inanıyorum ki, bu bölge halkının hiç tahammülü yok. Bunları aşmak da bizleri mutlu ediyor. Temennimiz bunun kalıcı bir şekilde geleceğe taşınmasıdır. bunu da hep beraber başaracağımızdan şüphem yok. Bu atılan imzalarla, bu gidiş gelişlerle bunları gerçekleştireceğiz.
Türkiye’nin bölgede bir başka özelliği var. Gerek alt, gerek üst yapı noktasında Türkiye hakikaten güçlü bir oluşuma sahip. İş adamlarımızın arasında da kurulacak diyaloglarla Lübnan’ın bu noktadaki taleplerini karşılamada Türkiye ayrı bir güce sahip.”
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada. Bu konuyla ilgili olarak, artık ‘Herhalde gün, hafta… Bu iş burada çözülecektir’ diye düşünüyorum” dedi.
Başbakan Erdoğan, Lübnan Başbakanı Saad Hariri ile düzenlediği ortak basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, ”Davos’a gidecek misiniz?” sorusuna, ”Bizim ağzımızdan söz bir kere çıkar. ağzımızdan söz çıktı. Biz dedik ki, tabii bunu ben şahsım için söyledim. ‘Ben bir daha gelmeyeceğim’ dedim. Bitmiştir o iş. Ben bir daha oraya demek ki gitmem” yanıtını verdi.
Erdoğan, IMF ile sürdürülen görüşmeler konusunda sorulan bir soru üzerine, ”IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada. Bu konuyla ilgili olarak, artık ‘Herhalde gün, hafta… Bu iş burada çözülecektir’ diye düşünüyorum ve arkadaşlardan da haberleri bekliyorum” dedi.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”İsrail’de nükleer silah var, İsrail’deki nükleer silaha yönelik olarak da İran’a bu noktada uyarı yapanlar, ikaz yapanlar, aynı uyarıyı, aynı ikazı İsrail’e yapmıyorlar” dedi.
Erdoğan ile Lübnan Başbakanı Saad Hariri, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Başbakanlık Merkez Bina’da ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Erdoğan ve Hariri, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İsrail’in Lübnan’a yönelik deniz ve hava ihlallerinin sürdürdüğünü belirten bir gazetecinin, İsrail’in Türkiye’ye yönelik bir ziyaret gerçekleşeceğini, bu bağlamda Türkiye’nin tutumunun ne olacağı sorusuna, Başbakan Erdoğan şu yanıtı verdi.
”Öncelikle BM’nin bu 1701 sayılı kararı noktasında, bugüne kadar İsrail’in uymadığı, uygulamadığı kararların sayısı, ne yazık ki 100’ün üzerinde. Tabii bunlar, önce farklı bir süreci gündeme getiriyor. Bu da aslında BM’nin reforme edilmesi sürecini gündeme getiriyor. Çünkü bu kararlar alınıp da uygulama alanı yoksa, uygulama bulamıyorsa, o zaman bu kararların da kıymeti harbiyesi yok.
Burada ciddi bir sıkıntı var aslında… Ve İsrail’in buradaki tavrına, tabii Türkiye olarak, bizim asla sessiz kalmamız mümkün değil. Bunu BM Güvenlik Konseyi’nde… Biliyorsunuz şu anda bir yılı doldurduk geçici üye olarak, bu yıl ikinci yılımız; burada da arkadaşlarımız gündeme getiriyorlar. Bizler de ikili görüşmelerimizde, uluslararası toplantılarda, sürekli olarak gündeme getiriyoruz. Bu konuyla ilgili olarak, İsrail yönetimine baskının yapılması gerektiğini, çünkü gerek karasularının ihlali, gerek havada aynı ihlallerin yapılması, bunlar tabii kabul edilir şeyler değildir. Bu uluslararası barışı, bir diğer ifade ile küresel barışı bu adımlar tehdit eden unsurlardır. Bunları kabul etmek mümkün değil. Bundan sonraki süreçte de, yine tüm uluslararası toplantılarda, aynı şekilde BM Güvenlik Konseyi’ndeki bu 2. yılında… Bunların uyarısını, ikazını yapacağız.
Türkiye yapılacak olan bakan düzeyindeki ziyarette de, ilgili bakan arkadaşlarım gerekli uyarıları ziyareti yapan bakana da yapacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
-BÖLGE BARIŞI-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, ”Türkiye’nin İran ve İsrail ile ilişkileri çok iyi. ‘Türkiye, şu anki Lübnan’da yapılan terör olaylarına karşı hem İran’a hem İsrail’e karşı bir baskı uygulamakta mıdır?” sorusunu yanıtlarken, ”Konuyla ilgili olarak… Bizim, bölgede hassasiyetle üzerinde durduğumuz konu bölgenin barışı. Barışı tehdit eden ne olursa olsun, Türkiye olarak biz onun karşısındayız” dedi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
”Barışı tehdit eden taraf kimse, onun da karşısında yer alırız. Çünkü, barışı tesis etmek istiyorsanız, barışa taraftar olanlarla beraber hareket edeceksiniz ki barış güç bulsun. Aksi taktirde beklenen gücü, barış noktasında tesis edemezsiniz. Tabii burada bölge yeni bir Irak sendromunu kabullenemez. Bunu bir daha biz bölgede yaşamak istemiyoruz.
İran ile ilgili konuda ileri sürelen tez; nükleer silah konusudur. Nükleer silah konusunda bizim tavrımız bellidir. Biz bölgede hiçbir ülkenin nükleer silahlanmaya gitmesini tasvip etmiyoruz. İranlı dost, kardeşlerimize de bunu söylüyoruz aynı şekilde… Ama öbür tarafta, tabii İsrail’de nükleer silah var. İsrail’deki nükleer silaha yönelik olarak da… İran’a bu noktada uyarı yapanlar, ikaz yapanlar aynı uyarıyı, aynı ikazı İsrail’e yapmıyorlar. Burada bir sıkıntı var. Burada özellikle 5 tane daimi ülkenin de bu konuda adil davranması lazım. Aynı uyarıyı İsrail’e yapmaları lazım. Çünkü bu bölgede, burada nükleer silah var.
Nükleer silahın olmadığını bugüne kadar İsrail söylemedi, tam aksine kabullendi. Nitekim, bir kitle imha silahı noktasında, Gazze’de bunu uyguladılar, fosfor bombalarıyla… Kimse fosfor bombalarının kitle imha silahı olmadığın iddia edemez. Bunu orada yaşadık, gördük… Dolayısıyla biz, dünyada, dünya barışına; insani noktada, vicdanlarının sesine kulak vermek isteyen tüm ülkelere diyoruz ki: Adil olacağız. Bu bölgeye adil yaklaşım içinde olacağız. Eğer adil yaklaşım içinde olmazsak, o zaman bu sıkıntı sadece bu bölgeyi vurmaz, bütün dünyadaki diğer bölgelere de aynı şekilde sirayet eder.
Nitekim, Orta Doğu’nun huzursuzluğu, dünyanın huzursuzluğudur. Ama Orta Doğu’daki barış, inanıyorum ki dünyanın barışıdır. Onun için biz Orta Doğu barışını çok önemsiyoruz.
Göreve geldiğimiz şu 7 yıllık süreç içinde de bu konuda hiçbir dönemde görülmemiş adımları attık. İsrail-Suriye arasında da bunu yaptık ve çok ciddi mesafeler almıştık ki maalesef Gazze olayıyla, burası kesildi. Kaybeden kim oldu? İnsanlık oldu. Çünkü her gittiğimiz yerde İsrail-Suriye arasındaki bu görüşmelerden dolayı bize teşekkürlerini sunan ülkeler, 5. raunttan dolayı kesilince, bu defa kendileri de ne yapacaklarını bilemez hale geldiler. Şimdi bize diyorlar ki ‘bunu tekrar başlatamaz mısınız?’ Veya bakıyorsunuz İsrail’den şöyle bir ses çıkıyor: ‘Biz, Erdoğan’ın taraf olduğunu görüyoruz veya taraf olduğuna inanıyoruz, dolayısıyla biz Sarkozy’yi isteriz’. Ama öbür taraftan Sayın Beşar Essad diyor, ‘Hayır, biz Türkiye’den memnunuz, Türkiye’nin tavrından memnunuz, olacaksa Türkiye ile bu işe devam ederiz’. Bunlar şu andaki sürecin ne durumda olduğunu gösteriyor. Fakat, önemli olan şu; İsrail yönetimi her şeyden önce barıştan yana mı değil mi? Burası çok önemli.
Bakın dün Gazze dün yine bombalandı. Ne oldu da Gazze bombalandı? Ne var? Şimdi diyorlar ki ‘ama konuşuyorsun.’ E, nasıl konuşmayacaksın? Niye bombaladınız Gazze’yi, ne vardı? Şimdi de mi ‘füze atıyorlar’ diyeceksiniz? Biz de tespitimizi yapıyoruz. Şu anda füze atışı, şu, bu diye bir şey yok. Niye yapıyorsunuz bunu? ‘Bölgenin ben gücüyüm’ diyor. niye? Çünkü orantısız imkanları var, gücü var ve bu gücünü kullanıyor. BM’nin de zaten kararlarına uymuyor, bu yönde de rahat. Dolayısıyla, ‘ben istediğim yaparım’ diyor, istediğim adımı atarım’ diyor.
Böyle bir ortada tablo var. Bu tabloyu tasvip etmemiz asla mümkün değil. Biz adil davranmaya mecburuz, barıştan yana hareket etmeye mecburuz ve kim barışın yanındaysa biz onların yanında, mağdurun yanında olmaya her zaman mecburuz ve sürecimizi, siyaset anlayışımızı da bu anlayış üzerine sürdüreceğiz, devam ettireceğiz.”
Erdoğan, ”Lübnan’a doğalgaz ve elektrik yardımından söz ettiniz. Bunun miktarları noktasında netleşen bir durum var mı?” sorusuna ”doğalgaz ve elektrik noktasında arkadaşlarımız teknik görüşmeleri yapıyorlar. Öyle zannediyorum ki ihtiyacı karşılayacak miktar konusunda arkadaşlar görüşmelerini yaptıktan sonra adımlar atılacak. Bunu gerek özel sektör, gerekse devlet olarak, imkanları kullanarak gerçekleştireceğiz ve Lübnan’ın bu sıkıntısı da böylece aşılmış olacak. Burada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil” yanıtını verdi.