Haber 16

Enflasyon beklentileri yükseltildi

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ”İtalya’nın borçlanma faizi yüzde 6’nın altına inmiyor, sorun ciddi…

Enflasyon beklentileri yükseltildi
  • Gündem / Son Dakika
  • 26 Ekim 2011
  • Enflasyon beklentileri yükseltildi için yorumlar kapalı
  • 220 KEZ OKUNDU

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, kamu borcu probleminin her zaman çözülmesi en zor problem olduğunu belirterek, ”Bizim gibi ülkelerin karşı karşıya kaldığı problemler, kamu borcu problemi olmadığı sürece hepsi de çözülebilecek ölçüde problemlerdir” dedi.


Başçı, TCMB İdare Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, Enflasyon Raporu’nu ve Türk Lirası’nın değerini önemli ölçüde güçlendirecek fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddeli eylem planını açıkladı.


AB liderler zirvesinin bugün bir kez daha toplandığını hatırlatan Başçı, zirvenin daha önce 21 Temmuzda toplandığını anımsattı. O toplantı ile aynı zamanda kendilerinin de Para Politikası Kurulu’nu topladıklarını anlatan Başçı, şunları söyledi:


”Zirveden çıkacak sonucu görmeden, olabilecek her türlü senaryoya karşı neler yapabiliriz bunları o toplantıda derinlemesi analizlerle, bir eylem planı yapmıştık. Orada alınan kararları peyder pey yürürlüğe koyuyoruz. Bu günde ne olacağını bilmiyoruz.


Piyasalarda nasıl algılanacağını bilmiyoruz. 21 Temmuzda liderler toplandığında İtalya’nın 10 yıllık borçlanma faizi yüzde 6’ya ulaşmıştı. Bugün gelinen noktada yine yüzde 6. Aradan geçen zamanda Avrupa Merkez Bankası’nın önemli miktarda İtalyan ve İspanyol tahvili almasına rağmen…


Bu sorunun ne kadar ciddi ve büyük olduğunu gösteriyor. Kamu borcu problemi her zaman çözülmesi en zor problemdir. Bizim gibi ülkelerin karşı karşıya kaldığı problemler kamu borcu problemi olmadığı sürece hepsi de çözülebilecek ölçüde problemlerdir.”


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun 2011 yılı sonunda orta noktası yüzde 8,3 olmak üzere yüzde 7,8 ile yüzde 8,8 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini bildirdi.


Başçı, TCMB İdare Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, Enflasyon Raporu’nu ve Türk Lirası’nın değerini önemli ölçüde güçlendirecek fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddeli eylem planını açıkladı.


Merkez Bankası Başykanı Başçı, küresel gelişmelerin içinde bulunulan dönemde, sermaye akımlarına karşı dengeleyici tedbirlerin zamanında ve gerekirse günlük olarak alınmasını


gerektirdiğini belirterek, bu nedenle 20 Ekim 2011 tarihli Para Politikası Kurulu kararıyla iki amaç ve üç araçlı para politikasını günlük olarak etkili biçimde uygulayabilecek esnekliğe kavusmuş bulunduklarını anlattı.


Türk lirasında yakın zamanda gözlenen aşırı değer kaybının, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi ve fiyatı yönetilen/yönlendirilen ürünlerdeki ayarlamalar nedeniyle, gelecek aylarda enflasyonun belirgin şekilde yükselmesini beklediklerini ifade eden Başçı, bu durumun orta vadeli enflasyon beklentilerini ve görünümünü etkilemesine izin vermeyeceklerini bildirdi.


Başçı, Enflasyonun kontrol altında tutulması ve 2012 yılı hedefi ile uyumlu seviyelerde gerçekleşmesi için gereken parasal sıkılaştırmayı yapmaya başladıklarını ifade etti.


Son Kurul toplantısından sonra bankaların Merkez Bankası’ndan fonlamalarının maliyeti ortalama olarak faiz koridorunun içinde, yani yüzde 5,75 ile yüzde 12,5 arasında ve Merkez Bankasının uygun göreceği herhangi bir seviyede belirlenebildiğini hatırlatan Başçı, fonlamanın yüzde 12,5 düzeyinden yapıldığı durumlarda bankaların taleplerini geçerli teminat karşılığında sınırsız olarak karşılayacaklarını belirtti.


Başçı, ”Fonlama kanalından bu suretle sağlanacak sıkılaştırma veya genişletme ekonomik ve finansal gelişmelerin seyrine göre günlük sıklıkta dahi yapılabilecektir.


Fiyat istikrarına ilişkin risklerin gözlendiği durumlarda ise bankaların gecelik borçlanma maliyetinin bir süre için yüzde 12,5 seviyesine yakın seyretmesine izin vereceğiz” diye konuştu.


Enflasyonun 2012 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 5,2 olmak üzere yüzde 3,7 ile yüzde 6,7 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirtti.


Toplantıda Başçı, enflasyonun orta vadede yüzde 5 hedefi düzeyinde istikrar kazanacağını öngördüklerini kaydetti.


Merkez Bankası’nın daha önceki enflasyon tahminleri, 2011 yılı sonu için orta noktası yüzde 6,9 olmak üzere, yüzde 5,9 ile yüzde 7,9 aralığında, 2012 yıl sonu için ise orta noktası 5,2 olmak üzere yüzde 3,5 ile yüzde 6,9 aralığında olmuştu.


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, aylık bazda mevsimsel etkilerden arındırılmış cari işlemler açığında 2011 yılı temmuz ayında başlayan düşüş eğiliminin 2011 yılı Eylül ayındaki geçici duraksamadan sonra yılın son çeyreğinde devam edeceğini bildirdi.


Başçı, TCMB İdare Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, Enflasyon Raporu’nu ve Türk Lirası’nın değerini önemli ölçüde güçlendirecek fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddeli eylem planını açıkladı.


Konuşmasında zorunlu karşılık politikamız hakkında bilgi veren Başçı, AB liderler zirvesinden çıkacak sonuca ve bunun dış piyasalarda algılanmasına


bağlı olarak gerekmesi halinde Türk lirası zorunlu karşılık oranlarında sınırlı bir indirime gidebileceklerini, buna ilave olarak Türk lirası zorunlu karşılıkların yüzde 40’a kadar olan kısmının döviz olarak tutulabilmesine de izin verebileceklerini duyurdu.


Ayrıca, önümüzdeki dönemde Türk lirası zorunlu karşılıkların yüzde 10’a kadar olan kısmının da altın olarak tutulmasına imkan sağlamak amacıyla teknik


çalışmaları sürdürdüklerini belirten Başçı, ”Her üç kararın da bankalarımızı ağırlıklı olarak maliyet kanalından olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyoruz.


Aynı zamanda bu kararlarla piyasaya sağlanacak Türk lirası likidite ile bankalarımızın fonlama ihtiyaçları kalıcı olarak ve önemli ölçüde azalacağından bankacılık sektörü likidite kanalı üzerinden de olumlu yönde etkilenecektir” dedi.


Rezerv politikasına da değinen Başçı, kıymetli maden depo hesapları ile yabancı para zorunlu karşılıkların bir kısmının altın olarak tesis


edilmesine imkan tanınması ile birlikte 28 Ekim 2011 Cuma gününden itibaren Merkez Bankası’nın altın rezervinde 1991 yılından bu yana ilk kez bir artış olmasını beklediklerini, Türk lirası zorunlu karşılıkların da altın olarak tutulmasına izin verilmesini takiben altın rezervlerdeki artışın sürebileceğini vurguladı.


26 milyar dolar alım


Başçı, şöyle devam etti:


”Merkez Bankası, 2009 yılı Ağustos ayından 2011 yılı Temmuz ayına kadar toplam 26 milyar ABD doları tutarında döviz satın aldı. Bu döviz alımlarının temel amacı, hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı desteklemek için gerektiğinde ve basiretli şekilde finans sistemimize döviz likiditesi sağlayabilmekti.


Bu çerçevede döviz piyasasında derinliğin kaybolmasına bağlı olarak sağlıksız fiyat oluşumları gözlendiğinde dalgalı döviz kuru rejimi ile çelişmeyecek şekilde döviz satım ihaleleri düzenleyebilecek ve/veya döviz piyasasına doğrudan müdahale edebileceğiz.


Diğer taraftan küresel ekonomide yaşanan gelişmelere bağlı olarak, ülkemizde bankalararası döviz piyasasında döviz likiditesi akışkanlığını artırmak amacıyla Bankamız nezdindeki Döviz Depo Piyasasında aracılık faaliyetlerine yeniden başlayabileceğiz.


Son olarak ise finansal istikrar konusuna değineceğim. 2010 yılı Kasım ayından bu yana uygulamakta olduğumuz politikaların amacını özel sektörün 4 dış yükümlülüklerinde gözlenen aşırı hızlı artışın yavaşlatılması ve bu yükümlülüklerin kalitesinin iyileştirilmesi şeklinde özetleyebiliriz.


Bu doğrultuda aylık bazda mevsimsel etkilerden arındırılmış cari işlemler açığında 2011 yılı Temmuz ayında başlayan düşüş eğilimi 2011 yılı Eylül ayındaki geçici


duraksamadan sonra yılın son çeyreğinde devam edecektir. Cari açığın finansmanında ise doğrudan yabancı yatırımların ve uzun vadeli borçlanmaların payında istikrarlı artış devam ediyor.


İç ve dış talepte yaşanan dengelenmenin istikrarlı olarak devamı için özellikle tüketici kredilerindeki mevcut büyüme eğiliminin yılın kalan kısmında bir miktar daha yavaşlatılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.


Böylelikle ülkemizin özel tasarruf eğiliminin artması sonucunda cari açıktaki düzeltmenin daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi sağlanabilecektir. Faiz koridoru aracılığıyla etkin likidite yönetimi önümüzdeki dönemde bu açıdan finansal istikrara da katkı yapacak önemli bir politika aracı olacaktır.”


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, gerek alınan tedbirlerin gecikmeli etkilerine, gerekse iktisadi faaliyetteki ivme kaybına bağlı olarak kredilerin büyüme hızında kayda değer bir yavaşlama gözlediklerini ifade ederek, ”Bu doğrultuda, döviz kuru etkisinden arındırılmış olarak yıllık kredi artış hızının öngördüğümüz gibi yıl sonunda yüzde 25 seviyesine yakın gerçekleşmesini bekliyoruz” dedi.


Başçı, TCMB İdare Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, Enflasyon Raporu’nu ve Türk Lirası’nın değerini önemli ölçüde güçlendirecek fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddeli eylem planını açıkladı.


Enflasyon Raporunda ana bölümlere ilave olarak çeşitli konularda dokuz ayrı kutuya yer verdiklerini anlatan Başçı, bu kutularda her zamanki gibi güncel ve ilginç konularda yapılan çalışmaların bulguları değerlendirildiğini belirtti.


Örnek olarak, Avro Bölgesindeki borç krizi ve borçların sürdürülebilirliği üzerine bir çalışmalarının bulunduğunu anlatan Başçı, tütün ürünlerinde vergilendirme yöntemi ve bunun tüketici fiyatları üzerindeki etkisi incelenirken, döviz kuru ve ithalat fiyat geçişkenliği konusundaki güncel tahminlerin de raporda yer aldığını kaydetti.


Uzunca bir süredir küresel ekonomiye dair gelişmelerin politikaları üzerinde önemli bir rol oynadığını ifade eden Başçı, konuşmasında küresel iktisadi gelişmeleri özetledi.


2011 yılının üçüncü çeyreğinde, Avro Bölgesi’nde kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair endişelerin artması ve ABD emlak ve emek piyasalarındaki toparlanmanın öngörülenden daha yavaş olacağının anlaşılmasının küresel ekonomiye dair aşağı yönlü riskleri belirginleştirdiğini ifade eden Başçı, böylece, küresel iktisadi faaliyete dair tahminlerin aşağı yönlü güncellenirken, para politikalarının normalleşme sürecinin uzun bir süre için öteleneceğine dair algılamaların güçlendiğini söyledi.


Küresel ekonomiye dair belirsizliklerdeki artışa ve risk iştahındaki bozulmaya paralel olarak bu dönemde gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları gözlendiğini belirten Başçı, bu görünümün gelişmekte olan ülkelerde kısa vadeli enflasyon baskılarına yol açarken aynı zamanda büyüme ve finansal istikrar kaygılarını da ön plana çıkardığını kaydetti.


Para Politikası Gelişmeleri ve Parasal Koşullar


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) olarak 2010 yılının sonlarından itibaren uyguladıkları politikalarla orta vadeli enflasyon görünümünü bozmadan ekonomiyi kademeli olarak daha sağlıklı bir büyüme kompozisyonuna doğru yönlendirmeyi amaçladıklarını belirten Başçı, bu çerçevede, bir yandan döviz kurunun ekonomik temellerden aşağı ya da yukarı yönde aşırı ölçüde sapmasına karşı politikalar uygularken, diğer yandan kredilerin makul oranlarda büyümesi için diğer kurumlarla birlikte gerekli tedbirleri aldıklarını ifade etti.


TCMB’nin ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) uyguladığı politikaların bir yansıması olarak, yılın üçüncü çeyreğinde kredi faizlerindeki artış devam ettiğini anlatan Başçı, şunları kaydetti:


”Gerek alınan tedbirlerin gecikmeli etkilerine, gerekse iktisadi faaliyetteki ivme kaybına bağlı olarak kredilerin büyüme hızında kayda değer bir yavaşlama gözlüyoruz. Her ne kadar bu gelişmede mevsimsel unsurların rolü olsa da, geçmiş yıllarla kıyasladığımızda bu yavaşlamanın daha belirgin olduğunu görüyoruz. Bu doğrultuda, döviz kuru etkisinden arındırılmış olarak yıllık kredi artış hızının öngördüğümüz gibi yıl sonunda yüzde 25 seviyesine yakın gerçekleşmesini bekliyoruz.


Temmuz Enflasyon Raporu’nda sunduğumuz ana senaryoda küresel iktisadi faaliyetin kademeli toparlanma eğilimine devam edeceğini varsaymış, ancak küresel ekonomiye dair aşağı yönlü risklerin belirginleştiğini vurgulamıştık.


Nitekim Rapor;un yayımlanmasının hemen ardından risk algılamaları hızla bozularak Euro Bölgesi’ndeki borç sorunları daha da derinleşti ve ana senaryoda temel aldığımız görünüm değişti.


Bu gelişmelerin finansal istikrar ve iktisadi faaliyet üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkileri sınırlamak amacıyla bir dizi önlem aldık.


Bu tedbirleri almaktaki amacımız, küresel ekonomiden kaynaklanabilecek olası bir finansal çalkantı durumunda piyasaya ihtiyacı olan likiditeyi zamanında, kontrollü ve etkili bir şekilde sağlayabilmekti.


Ayrıca, küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurt içi ikt

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ