Haber 16

Olay kaset 8 yıllık mış?

CHP lideri Deniz Baykal’ın zor durumu… Kasetten sonra açıklanan suikast iddiası Baykal’ı kurtarmadı. “İstifa et” korosu büyüyor.

Olay kaset 8 yıllık mış?
  • Politika / Son Dakika
  • 10 Mayıs 2010
  • Olay kaset 8 yıllık mış? için yorumlar kapalı
  • 303 KEZ OKUNDU

CHP lideri Deniz Baykal’la Ankara milletvekili Nesrin Baytok’un görüntüleri olduğu ileri sürülen kasetin ortaya çıkmasının ardından “istifa” polemiği başladı.


  Parti  yönetimi olayın ardından verdiği birlik görüntüyle Baykal’ın yola devam edeceği mesajı verirken etkili köşe yazarları Baykal’ın istifa edip etmemesi gerektiğini tartıştı.


Köşe yazarlarının ortak fikri kim ve hangi amaçla yapılırsa yapılsın Baykal’ın ortaya çıkan kasetten ciddi yara aldığı ve istifa etmesi gerektiği yönünde.


Baykal’ın yaşadığı olayı Ali Kalkancı olayıyla benzeten de var her türlü değişime karşı direnen bir Baykal yerine ‘yasak’ aşkın peşinde koşan, insani zaafları olan Baykal’ı tercih eden de. Baykal’ın o koltukta oturmaya devam etmesini “Akla ziyan” bulan yazarların yanı sıra bundan sonrası için de ilginç iddialar var.


Yazarlar açık açık şu plandan bahsediyor. Aslında bu sağın değil solun planı. Adı da Başbakan Erdoğan’ı tasfiye için Baykal’ı ortadan kaldırma planı. Amaç Erdoğan karşısında daha güçlü, etkili bir siyasi figür yaratmak.


 Bunların arasında Zülfü Livale’nin yazısı daha da  dikkat  çekici. Çünkü ‘kaset 8 yıl önce çekilmişti’ derken görüntülerin gerçekliğine de gönderme yapıyor.


İşte Baykal’ın görüntüleri üzerine yapılan yorumlar ve istifa çağrıları:


KASET 8 YIL ÖNCE ÇEKİLMİŞTİ


Zülfü Lİvaneli
Kasetle başlayan büyük komplo
 Mantığım bana bu işi AKP’nin ya da ona  yakın  çevrelerin yapmadığını söylüyor.
Çünkü seçim öncesinde değiliz.
Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın bu yayına tepki göstererek sitelerden kaldırtması, Gül’ün üzüntülerini belirtmesi, RTÜK’ün ve yargının acele biçimde yayın yasağı getirmesi bunu açıkça ortaya koymakta.
Geriye kalıyor iki seçenek:
Ya CHP’ye yakın bazı çevreler sızdırdı bu kaseti
ya da CHP’de değişim isteyen bazı uluslararası güçler.
Çünkü önümüzde kurultay var.
Kasetin zamanlaması 14 ay sonraki seçimle değil, bu ay içindeki kurultayla ilgili.


Belki de Baykal’ı istifaya zorlayarak CHP’nin başına yeni bir kişiyi geçirme niyetinin başlangıç hamlesidir bu.


Böylece önümüzdeki seçimlerde CHP’yi iktidara getirme hesapları yapılıyor olabilir.


Uluslararası bazı çevreler de yapıyor olabilir bu hesabı.


Yani İran’la yakınlaşan ve İsrail’e kafa tutan Erdoğan’ı tasfiye edebilmek için önce Baykal’ı ortadan kaldırmaya yönelik bir satranç oyunun ilk hamleleri.


Uluslararası siyasetin bir satranç gibi yürütüldüğünden kimsenin kuşkusu yoktur herhalde. Bunlar ilk hamleler. Bakalım daha neler göreceğiz.


Siyasi analizler bir yana işin insani yönü çok ama çok çirkin.


Kişisel sorumlulukları ve işin ahlaki boyutu ne olursa olsun Baykal’a ve Baytok’a bir insan hakları ihlali uygulanmıştır.


Hem de en ağırından.


Ahmet HAKAN
Yenilgiyi kabul edin, gidin!


“İyi de sen nasıl gazetecisin kardeşim?  Koskoca ana muhalefet liderinin evlilik dışı ilişkisi dünyanın her yerinde haberdir… Hele ilişki kurduğu kadın, o parti başkanının sekreteriyse haberin  değeri artar… Hele kadın evliyse daha da haberdir… Hele o kadın,  parti  başkanı tarafından milletvekili yapıldıysa çok daha haberdir  ”.
Susup kalırsın.
Çünkü “soru”, kaskatı bir gerçeğe işaret ediyordur.
 Hayatı boyunca “kem küm” etmekten zerre kadar hazzetmemiş benim gibi bir adam, “Ama alçak pusucu sevinecek… Ama alçak pusucu gülümseyecek… Ama alçak pusucu hepimizin yatak odalarını doğal  çalışma  mekânına çevirecek…” türünden itirazlarla yetinemez.
İş işten geçmiştir.
Artık ne yapılsa, ne edilse zaittir…
Acımasız gerçek vicdansızca parıldamaktır:
“Alçak pusucu” hepimizi teslim almıştır.
Sonuç şudur:
“Yatak odasına gizlice kamera sokan karanlık el”, bir kez daha galibiyetini ilan etmiştir.
Zafer kesindir. Bu öyle büyük bir zaferdir ki, Deniz Baykal’a bırakıp gitmekten başka seçenek sunmamaktadır.


Deniz Baykal’a istifa çağrısı


Deniz Bey, biliyor musunuz, kesin bir mağlubiyet karşısında bile hiçbir şey yokmuş gibi yapan adamlar, dünyanın en sevimsiz adamları olur çıkarlar.
Ben sizi böylesi bir sevimsizliğin içinde görmek istemiyorum.
Ben strateji kurmaktan, kriz yönetmekten, mağduriyetten zafer çıkarmaktan falan hiç çakmam.
Benim için “ilke” şudur:
Bir “alçak” tarafından, “alçakça yöntemler” ile de olsa, yakalandıysam ve kendimi savunabilecek tek bir kelime bile edemeyecek durumdaysam…
Yenilgiyi derhal kabul ederim.
Her fırsatta önüme çıkarılacak aleni bir mağlubiyetin altında ezik biçimde inlemektense…
Çekip gitmeyi tercih ederim.
Bence siz de böyle yapın.
Etrafınızdakiler size “Bir büyük mücadele veriyorsunuz, bırakıp gitmek olmaz” falan derlerse, “Büyük bir mücadele verdiğim için bırakıp gidiyorum” deyin…
Çünkü yapacak başka bir şey gerçekten yok…


ENGİN ARDIÇ
Siz daha da zavallısınız


Bu olay üzerine “memur püritanizmi” şaha kalktı… Hayatı boyunca karısından başka kadın tanımamış, sarhoş olup yerlere düşmemiş, bir genelevin önünden bile geçmemiş “temiz aile çocuğu ” zavallılığıdır bu. Tek parti dünyasında yetişmiş “hanım evladı” tutumu… Bu kafa, DP yöneticilerini aşağılamak için de Yassıada’da onların seks  hayatlarını  gündeme getirmişti.
Önce kınıyorlar tabii, elleri mecbur. Yok bir de onaylayacaklar mıydı? “Alçaklık” olduğunu kabul ediyorlar.
Ama hemen arkasından, “Baykal istifa etmelidir” çığlığını bastırdılar.
“Görev kusuru” varsa diyorlar… Kasette bulunduğu söylenen hanımın da bir CHP mensubu olması, Baykal’ın emrinde çalışması, parti başkanı açısından “görev kusuru” sayılırmış!… (Hanımın ismini vermiyorum, Ayşe olsa bana ne, Fatma olsa bana ne?)
Görev kusuru ve “takdir” kusuru varsa… Böyle diyorlar.
Başı bağlı bir hanımla birlikte görüntülense “Atatürkçü girişim” mi olacak? Hanım başka bir partiden olsa “doğru takdir” mi diyecekler?
Fakat bu olay üzerine Baykal’ın “siyasi yaşamını cesur bir kararla sonlandırması” gerekirmiş…
Yani kasedi yayınlayan pislik herifler amaçlarına ulaşsınlar, Baykal bitsin. Dinciler bizim işimize yarayacak bir eylem yaparlarsa bunda sakınca yok! Mantık böyle.
Eee, yerine “onların adamı” Sarıgül mü gelsin? Gelemese bile, oylar onun kuracağı yeni partiye kaysın…
Yerlere düştükleri aşamada son umutları bu…
Baykal gitsin. Kurultayda düşürmek mümkün olamadığına göre, “düşmanların” yarattıkları seks skandalıyla gitsin. “Bu son hizmeti esirgemesin” diyorlar, partinin “önü açılacakmış”…
Bu kadar mı düşecektiniz muhteremler? Bu kadar mı çaresiz kaldınız?
Baykal elbette gitsin, ama asla böyle değil. Bu yoldan değil. Bu şekilde değil.
Kasedi çekenler ve yayınlayanlar en ağır şekilde cezalandırılsın, Allah sizi de bildiği gibi yapsın.
“Uhrevi” çözümler aramaya gerek yok, “dünyevi” seçmen yapıyor zaten.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ