Haber 16

Aynı tas, aynı Baykal!

CHP lideri Deniz Baykal Meclis’teki grup toplantısında Başbakan’ı ağır dille eleştirdi ve onu çok ağır bir suçla ithame etti!

Aynı tas, aynı Baykal!
  • Politika / Son Dakika
  • 02 Aralık 2009
  • Aynı tas, aynı Baykal! için yorumlar kapalı
  • 328 KEZ OKUNDU

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada açılıma ve Erdoğan’a çattı: “Bu iktidar ve başbakan Türkiye’yi bölüyor” dedi.


EKONOMİ SIKINTIDA

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kurban Bayramının kaygıların, tedirginliğin arttığı, umudun yakalanamadığı, ”milletin sevinç ve mutluluk içinde kutlamadığı” bir bayram olarak geçtiğini ileri sürdü.

Dikkatle izledikleri ekonomide kaygı verici emarelerin ortaya çıktığını, Türkiye’yi mevcut noktaya getiren yanlış ekonomik politikaların devam ettiğini belirten Baykal, ”Yeni yaklaşım gerekiyor” dedi.

Baykal, toplumun her kesiminde ekonomik bunalımın derinleştiğini, insanların giderek daha çaresiz hale geldiğini, eğer bir canlanma sağlanamazsa sıkıntıların çok daha ağırlaşacağını ileri sürdü.

Bu yılın ilk 10 ayındaki borç artışının daha önceki 50 aydan daha fazla olduğunu belirten Baykal, 2009’un ilk 10 ayında 52 milyar TL, ondan önceki 50 ayda ise 49 milyar TL borç yapıldığını anlattı.

Borçlanmadaki bu büyük artışın temelinde bütçe açığının bulunduğunu ifade eden Baykal, borçlanmadaki bu hızın Türkiye’nin genel borç oranına da yansıdığını söyledi.

Baykal, şöyle devam etti:

”Cumhuriyetin ilanından Kasım 2002’ye, yani AKP’nin iktidar olduğu olduğu döneme kadarki 82 yılda Türkiye’nin toplam borcu 152 milyar TL’dir. Kasım 2002’den Ekim 2009’e kadar yapılan borç ise bunun tümünden fazladır. Bu miktar, 177 milyar TL’dir. Tarihin en büyük borçlanması yapılıyor. 30 milyarlık da özelleştirme gerçekleştirildi. Vatandaşın kemerleri de sıkılıyor. Sonuç tarihin en hızlı kalkınması olsa ‘helal olsun’ diyeceğiz. Peki var mı böyle bir şey? Cumhuriyet tarihinin ortalama büyüme hızının dahi altına düşmüşler. Üstelik dünyada ekonomilerin hızla canlandığı bir dönemde bu olmuş. Elde ne var; elde borç, satılan fabrikalar ve yenen parası var.”

Bu iktidar döneminde kalkınmanın G-20 ülkelerinin altında olduğunu, kriz döneminde de durumun aynı şekilde gerçekleştiğini, Türkiye’nin dünyada en hızlı küçülen ülkeler arasında yer aldığını savunan Baykal, ”Bunları demogojiyle örtbas edemezsin” diye konuştu.

Baykal, ithalata dayalı bir politikanın götürüldüğünü, bunun işsizliği artırdığını, mali disiplinin bir kenara bırakıldığını iddia ederek, ”50 milyar bütçe açığı olur mu?” diye sordu.

”Teğet geçer” anlayışıyla gelişmelerin kontrol altında tutulmadığını da ileri süren Baykal, ”Dünyada en ağır reel ekonomik kriz Türkiye’de yaşandı. Hala Türkiye toparlanamadı. En küçük bir olumlu işaret de yok” dedi.

”HUKUKA SAYGINI SEVSİNLER”

CHP Genel Başkanı Baykal, konuşmasında, memurların yaptığı ”uyarı grevine” de değindi. Baykal, Hükümetin memura, Uzlaştırma Kurulunun önerdiği maaş artış rakamını bile vermediğini, onun üzerine ”uyarı eylemi”nin gerçekleştirildiğini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eylem için ”hukuka aykırı” dediğini belirten Baykal, ”Bu başbakanın hukuka saygısını sevsinler” diye konuştu.

Üniversite harçları ile ilgili protestoda bulunan öğrencilere verilen cezaları anımsatan ve Habur’da yapılan yargılamayı eleştiren Baykal, ”Kavramlar böyle çürütülürse kamu düzeni, barış tehlikeye girer” dedi.

Baykal, Cumhuriyet tarihinin en yüksek cezaevi istihdamını bu iktidarın gerçekleştirdiğini, cezaevlerinde yer kalmadığını belirterek, tutukluların ezici çoğunluğunu gençlerin oluşturduğunu kaydetti. Baykal, ”İşsizlerin ezici çoğunluğu gençtir. Tutukluların ezici çoğunluğu gençtir. Gençlerini hapishanelere koyan, gençlerine, devlet güvelik güçlerinin otoritesini sergilemekle yetinen bir ülke haline dönüşmüş durumdayız” diye konuştu.


Açılımla ilgili de şunları söyledi:


AKP’nin başlattığı açılımın yanlış!.. Türkiye’nin dört bir tarafında sokaklarda her türlü kanunsuz eylem sergileniyor. Güvenlik güçlerine taşla, baltayla saldırılıyor İşte açılım… Karakollara saldırı yapııyor, artık rutine biniyor, ertesi gün bir daha saldırı yapılıyor. Karakollar basılırken içişleri bakanı nerede? İçişleri bakanı bu saldırıları himaye altına almış olanlarla görüşüyor, üstelik bunu da polis akademisinde yapıyor. Acı bir tablodur.



Devletin meşru güçleri hedef haline dönüştürülmüştür. PKK’yı hedef alın sözünün sizi getireceği nokta budur. Çünkü terörü artık doğal kabul eder hale geliyorsunuz. Bu manzara karşısında Türkiye’de çok tehlikeli bir tablo ortaya çıkmaya başlıyor. Terör yıllarca en şiddetli uygulamalarını yaptığı, en çok can kaybu yaşattığı dönemde elde edemediği sonucu şimdi bu açılımda elde ediyor. Etnik ayrıştırma…

 


OLAY PKK OLAYI OLMAKTAN ÇIKTI

Dağlıca baskını sırasında bile Anadolu’nun her keşesinde kimse kimseye sen şu kökenlisin diye yan bakmadı. Ama artık ilk kez insanlar birbirlerini suçlar hale geldi. Eskiden PKK’yı suçluyorlardı. Onunla iş tutmaya kalktığınızı herkes gördükten sonra artık olay PKK olayı olmaktan çıkmaya başladı.

 

TÜRKİYE’Yİ BÖLEN POLİTİKA BU

Sorumlu doğrudan doğruya şiddeti, terörü doğal karşılayan iktidar uygulamasıdır. Yıllarca kimse dostuna, iş arkadaşına, hısmına ne köken sormuş, ne kökenle meşgul olmuş. Bizim anlayışımızda bir ayrım yapmak yok. Kabahat iktidarda, Türkiye’yi bölen politika bu…

 


BU İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ BÖLÜYOR


Bölücülük lafından hoşlanmam ama ilk kez diyorum ki bu iktidar ve bu başbakan Türkiye’yi bölmektedir. Bu gerçekten Türkiye’yi temellerinden sarsacak çok önemli bir gelişmedir. Tek dayanağımız vatandaşımızın sağduyusudur. Bir an önce Türkiye’yi bölünmekten kurtarmak için iktidardan uzaklaşmak lazım


O ZAMAN KAPAT O AMPULU


Bunlar ne zaman bir kabahat işlese, yanlış iş yapsa da Atatürk demeye başlıyorlar. Ben ne zaman bunlardan Atatürk lafını duysam, bir kabahat işlediler yine diyorum. Bu kurban bayramında baktık “Ay yıldızın ışığı hepimize yeter” diye posterler… Sen bunu daha önce anlasan bu postere ihtiyacın olmayacaktı. Ay yıldızın ışığı hepimize yeter… O zaman kapat o ampulu


PKK’NIN GÖNLÜNÜ YAPMAK İÇİN


Terör karşısında nasıl gevşediğini Habur’da gördük. Teröristin ayağına müsteşarı, genel müdürü, hakimi, savcıyı gönderiyor. Onların getirdikleri mektubu memurlarına teslim aldırıyor. Ve hukuka takla attırıyorlar. Niye yapıyorsun, Kürt kökenlerinin derdini çözmek için mi? Hayır PKK’nın gönlünü yapmak için! Bunu gören vatandaşlar tedirgin oluyor, kızmadıkları insanlara kızıyorlar…


AKP’NİN GRUP TOPLANTISINDA AYRI BAYRAK KAVGASI


Dün AKP’nin grup başkan vekili Anayasa’dan Türklük ifadesini kaldıracağız diye açıklama yaptı. AKP biz Türklük lafını çıkarırsak rahatlarız diyorlar. Acaba öyle mi? Bu anlayış Türkiye’nin başına neler getirir? Oradaki ifade kimseyi ötekileştirmiyor. Herkesi kapsayan bir anlayışı yansıtıyor. 80 yıl sonra ülkenin adıyla da mı uğraşacağız. Bizi getirdikleri noktaya bak. Hani nedere tek millet? Kimimiz Arnavut, kimimiz çerkez, kimimiz kürt, kimimiz makedon… Elbette bu hepimizi kavrayan bir niteleme… Hayır ben kendimi bu milletten saymıyorum, ben ayrı bayrak istiyorum diyenlere bu iktidar mı yardım edecek. Bunun kavgası dağda yapılıyor zannediyorduk. AKP’nin grup toplantısında yapılıyormuş…

 

KÜRT KÖKENLİLER MUTLU OLMAYACAK

Bundan kim mutlu olacak? Kürt kökenli vatandaşlarımızın bundan memnun olmayacak. Bundan yurtdışında bu coğrafyayı kendine göre şekillendirmek isteyenler kazanacak. Onlara uşaklık edenler de kaybedecektir. Talepler açıkça yapılıyor. Eğitim dilini ayrıştıracak. Matematiği, coğrafyayı kendi ayrı dilinde vereceğiz. O çocuklar sonra nerenin parçası olacak?

 

ALEVİ AÇILIMI İÇİN BİZE SOR

Başbakan Ermeni açılımı dedi, geldiği yer ortada, Kürt açılımı dedi, glediği yer ortada. Şimdi yeni açılımlar peşinde! Çok açık sen Alevi grubuna yönelik bir çıkış arıyorsan, bizim gruba bir yazı yaz. Biz Kanun tekliflerimizi sana gönderelim, Meclis’te kabul edelim, bu iş bitsin! Sen Diyanette Alevi topluluğunun temsil edilmesine izin vermemişsin, hemen gereğini yap. Eğer samimiysen, cemevlerinin ibadet yeri olmasını kabul et, kitaplardaki Aleviler hakkındaki kötü ifadeleri çıkar. Sivas’taki yüz karası tabloya son ver. Sanki ne yapacağını bilmiyor da milleti oyalıyor. İşte burdan başla… Gerisini de söyleriz!

 


Ben geçenlerde “Alevilerden sana hayır yok! Başka kapıya!” dedim ya! Şimdi bana “Sen o kapının bekçisi misin” diyor. Haşa tabii de!.. Sen o kapıyı sahipsiz mi sandın, o kapının sahibi var. Hz. Ali’den Mustafa Kemal’e kadar. Biz de karınca kaderince o kapıda onların izinde bekçilik yapmaya devam ediyoruz. O kapıdan fitnenin fesadın girmesine izin vermeyeceğiz, tutup deşifre edeceğiz.

 


DANIŞTAY YOKMUŞ

Yardımcısı diyor ki “Bayram sonunda göreceksiniz, Danıştay falan yok! Ben deyokum, danıştay da yok” Valla Danıştay 1850’lerden beri var. Seni bilemem!

 


Türkiye’de bir mesleki eğitimi destekleme ihtiyacı var. O nedenle çocuklarımızı mesleki eğitime göre yönlendirebilmemiz lazım. Ve çocuklarımızı orta eğitimde meslek eğitimde soktuktan sonra, yüksek eğitim düzeyinde de en ileri noktaya gitmelerini sağlamalıyız. Ben orta eğitimde çocuğa meslek eğitimi vereceğim, sonra da üniversitede başka alanlara aktaracağız. bu yanlış bir eğitim politikası…

 


Türkiye’de hukuk savcılık aşamasıyla, yargılama aşamasıyla hepimizin özlediği arzu ettiği şekilde, güven verici bir şekilde, kurallara uygun yürütülüyor demenin imkanı yok. Türkiye’de hukuk siyasetin bir parçası haline getiriliyor. Ergenekon’la ilgili bu bir hukuku süreç değil, siyasi bir süreç olarak gözüküyor dedik. Bunu derken daha önce Van Üniversitesi’ndeki rektör olayını da örnek olarak alıyorduk. İlk olarak orada çıktı. Şerefli bir üniversite yönetcisi intihar etti, yüzlerce yılla yargılanan rektör beraat etti. İş fos çıktı. Bütün bu davayı götüren savcı nerede? Arkasından ergenekon geldi.

 

ERGENEKON’UN İKİ KİLİT İSMİ

Ergenekon davasının altında iki önemli isim var. Birisi birkaç gün önce ortaya çıktı, tvlerde saatlerce ifşaat yapan… Onu ABD’de karşılayan kişi demeç verdi: Kendisi şahsiyetsiz, karaktersiz, milliyetsiz! Onunla birlikte yürümekten utandım, Londra’ya gidiyorum dedi. Ergenekon davasının mimarıyla ilgili kişi hakkınad en son ifşaat bu! Ergenekon savcılarının en çok itibar ettiği ikinci kişi “Osmanım” diye bahsettikleri kişi… Eyüp 1. ağır cezada kasten adam öldürmeye teşebbüs, ablasını öldürmeye teşebbüs, nüfus kağıdında sahtecilik, öz yeğenini satarak fuhuşa teşvik etmekten ceza almış. Bu adam diyor ki, bildiğiniz gibi değil olaylar… Danıştay saldırısının arkasında Ergenekon var diyor. Hakim diyor ki bunun darbeyle ilgisi yok değil mi? diyor, savcı işin özü bu diyor… İş böyle advalarla yürürse, siz gittikten sonra gelenler de size dava açarlar ülke ne hale gelir.

 

TÜRKİYE’NİN FANTAZİSİ

İşveç’te bir üniversite Türkiye’deki davaları araştırmaları için saygın birini tuttular. Rapora göre, elbette türkiye’de çeşitli suç örgütlemeleri vardır. Mafyalaşma vardı, hep olmuştur. Terörle mücadele sonucu yapılan hatalar vardı, elbette darbe planlayanlar vardır ama bunların hiçbirisinin bütünleşmiş bir örgüt yapısı içinde olduğu iddiası bir fantazidir diyor.

 


MİNARE YASAĞI

Dün İsviçre’de yapılan bir referandumla oradaki camilere minare konulmasına halkoylamasıyla yasak getirilmesine tanık olduk. Ama ben bunu Avrupa’nın kendisini sorgulaması için, bizim de Avrupayı ve kendimizi sorgulamamız için bir önemli çıkış noktası olarak görüyorum. Bunun altında bağnaz birilerinin İslamiyete karşı tepkisi değil, bunun olabiliyor olması, Avrupa’nın islamiyete karşı bakışını sorgulama durumu getiriyor. Avrupa bunu geçiştiremez

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ