Haber 16

Cihaner’in dosyası ıslak imzayla birleşti

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Dursun Çiçek ile Başsavcı İlhan Cihaner dosyalarını birleştirdi.

Cihaner’in dosyası ıslak imzayla birleşti
  • Gündem / Son Dakika
  • 26 Haziran 2010
  • Cihaner’in dosyası ıslak imzayla birleşti için yorumlar kapalı
  • 269 KEZ OKUNDU


Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in de sanıkları arasında bulunduğu Erzurum’daki Ergenekon davası ile Albay Dursun Çiçek’in yargılandığı Islak imza davası birleşti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, mahkemenin muvafakatını almadan resen birleştirme kararı vermesinin usule ve Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun olmadığı vurgulanarak, dosyaların Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilebileceği ve Yargıtay’ın bu konuda birleştirme yönünde görevli ve yetkili mahkemeyi belirleyebileceği kaydedildi.


11. CEZA DAİRESİ’NE TEPKİ


Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ”birleştirme” yönündeki kararını, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin muvafakatının alınmaması nedeniyle yok saymasının usulde yeri olmadığı ifade edilen kararda, ”Birleştirme konusuyla ilgili karar vermesi gereken ilk merci, öncelikle ilk derece mahkeme sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesi değil, bizzat İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesidir” denildi.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama devam ederken, ”davaların birleştirilmesinin düşünüldüğüne” ilişkin herhangi bir yazılı irade ortaya koymadığı ve yazılarda dosyanın ısrarla incelenmek için istendiğinin belirtildiği anlatılan kararda, Yargıtay’ın ilk birleştirme iradesinin duruşma günü olan 18 Haziran’da ortaya çıktığı ve 10 Haziran’da birleştirme kararı veren Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyadan elini çektiği için dosyayla ilgili bir işlem yapmasının söz konusu olmadığı ifade edildi.

ERZURUM 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN BİRLEŞTİRME KARARI HALEN YÜRÜRLÜKTE

Birleştirme konusunda çıkacak uyuşmazlıkların tek çözüm yolunun CMK’nın 17. maddesi olduğu ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği birleştirme kararının bu maddeye göre kaldırılmaması durumunda, bu kararın yürürlükte olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmadığı belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:


FOTOKOPİLERDEN İBARET DAVA ROSYASINA DAYANARAK

”Hukuken yürürlükte olan bir birleştirme kararı varken ilk derece mahkemesi olarak yargılama yapan, Anayasa ve yasalar tarafından gerek mahkememiz, gerekse Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine göre yüksek görevli mahkeme unvanına sahip olmayan Yargıtay 11. Ceza Dairesinin resen birleştirme kararı vermesi ve üstelik onaysız fotokopilerden ibaret dava dosyasına dayanarak delil değerlendirmesi yapması hukuka uygun değildir.

Kaldı ki, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin birleştirme kararını aslı elde olmayan onaysız fotokopi belgeler üzerinden verdiği ve hatta hukuken onaysız olmaları nedeniyle güvenilirliği bulunmayan bu evrakın incelenip delil değerlendirmesi yapılarak tutuklu sanıkların tahliyelerine karar verilmesi, hukuka ve Yargıtay’ın kökleşmiş uygulamalarına aykırıdır. Yargıtay uygulamasında, dosyanın tamamının değil de sadece bir tek evrakın bile onaysız fotokopi olması bozma nedeni yapılmaktadır.”

”YARGI MAKAMLARI, BELGELERİN GÜVENİLİRLİĞİNİ DENETLEMELİ”
Fotokopi belgelerle ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14 Ekim 2008’de verdiği bir karara atıf yapılan kararda, yargılama makamlarının suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen, iddia veya savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumunda olduğu ve bunun için belgelerin aslının veya onaylı örneklerinin dosyaya konulması gerektiği dile getirildi.


YARGITAY’IN BELGELERİNDE KANIT DEĞERİ YOK

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 22 Şubat 2010 tarihli bir kararında, ”Soruşturma evraklarının onaylanmış örnekleri getirtilmeden, onaysız fotokopileri ile yetinilerek ve belgelerin istenmesine ilişkin onaylı yazı örneği istenip suç tarihi de belirlenmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir” ifadesinin kullanıldığı hatırlatılan kararda, bütün ceza dairelerinin onaysız fotokopi evraklar konusundaki istikrarlı uygulamalarının, bu belgelerin kanıt değeri olmadığını açıkça vurguladığı anlatıldı.

Benzer kararlarla ilgili bilgilerin verildiği kararda, ”Silahlı terör örgütü kurmak ve üye olmak gibi ciddi ağırlıktaki suçların işlendiği iddia edilen bir dosyada, onaysız fotokopi belgelere dayanılarak delil değerlendirmesi yapılması da en başta Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kendi uygulamalarına da aykırıdır” ifadesi kullanıldı.

”GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU DOĞURABİLİR”

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, birleştirme konusunda bir karar verilmeden Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının gönderilmesini istemesinin Anayasa’nın 138. maddesi başta olmak üzere yürürlükteki mevzuata uygun bir talep olmadığı belirtilen kararda, şu ifadeler yer aldı:
”Mahkememizin birleştirme kararı verilerek gönderilmiş bir dava dosyası hakkında hiçbir karar vermeden esası kapatarak göndermesi, hem ‘görevi ihmal etme’ veya ‘kötüye kullanma’ suçu olasılığını doğurabilir hem de usul hükümleri gereği de olanaksızdır. Böyle bir yetkinin bulunduğunun kabulü, mahkemelerin diğer bir mahkemenin görmekte olduğu dava dosyasını tek taraflı birleştirme kararı vererek getirtmesi sonucunu doğurur ki, bu mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine bir müdahale olacağı anlamına gelecektir.”

Kararda, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği bir yazıda, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası ile ”İrtica ile Mücadele Eylem Planı” dava dosyasının birleştirilmesine yönelik karar verilmeden, ”İrtica ile Mücadele Eylem Planı” dava dosyasının gönderilmesini istediği belirtilerek, ilk derece mahkemeleri olan Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında bir alt-üst ilişkisi bulunmadığı, Yargıtay ceza dairesinin ağır ceza mahkemelerine göre yüksek görevli mahkeme olduğu yönünde Anayasa ve yasalarda bir hüküm olmadığı ve aralarında çıkan anlaşmazlıkların da Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlendiği vurgulandı.

”YARGITAY CEZA DAİRELERİNİN YEREL MAHKEMEYE BİLE TALİMAT VERME YETKİSİ YOK”

Bu konuyla ilgili örnekler verilen kararda, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin yerel mahkemelerin üst mahkemesi olduğundan şüphe duyulamayacağı ve bu durumda bile Yargıtay ceza dairelerinin yargılama yetkisinin kullanılmasına ilişkin yerel mahkemeye talimat verme hak ve yetkisinin bulunmadığının yadsınamaz hukuki bir gerekçe olduğu kaydedildi.

Kararda, şu ifadelere yer verildi:

”Bir hakimin kararını verirken özgür olabilmesi için yasama ve yürütme organlarına karşı bağımsız olması yetmez. Aynı zamanda kendi içinde bulunduğu yargı sisteminde diğer yargı organlarına karşı da bağımsız olması gerekir. Yargı organı, birçok yargılama makamından oluşur. Bu yargılama organları arasında bir alt-üst ilişkisi ancak muhakeme usulünün itiraz ve temyiz gibi durumların gerektirdiği ölçüde vardır. Buna göre temyiz yolunda, üst yargılama makamı, alt yargılama makamının kararını bozabilir veya onu bağlayacak şekilde bir karar verebilir.

Ancak üst yargılama makamlarının önceden genel nitelikte emir ve talimat vermeleri, belli bir davada serbestçe karar vermesi anlamına gelen hakimlerin bağımsızlığı ilkesine ters düşer. Yüksek hakimlerin önceden bağlayıcı ve genel emir verebilmeleri yargı bağımsızlığı ile uzlaşmaz olarak kabul edilmektedir.

Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanmakta olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine ‘belirli bir kararın verilmesi veya verilmemesi’ şeklinde bir talepte bulunulmasının, Anayasamızın 138. maddesindeki düzenlemeye, yani mahkemelerin bağımsızlığına ve yargıç teminatına açıkça aykırılık oluşturacağı ortadadır. Bu nedenle mahkememiz, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin bu konudaki tavsiyesini yerinde bulmamıştır.”

”İRTİCA İLE MÜCADELE EYLEM PLANI” DAVASI İLE BAĞLANTI

Mahkemenin, ”İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davası dosyasındaki suçlar ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ”Ergenekon” dava dosyasındaki suçlar arasında bağlantı bulunduğu sonucuna vardığı belirtilen kararda, ”İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasında sanık olarak yer alan Kurmay Albay Dursun Çiçek’in, ”eylem planı hazırlamak, ülke genelinde uygulamaya koymak, Erzincan’daki bazı kamu kuruluşlarında görev yapan örgüt üyeleriyle çalışmalar başlatmak ve ülkede kaos ortamı oluşturmak” iddialarıyla yargılandığı ifade edildi.

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın dayanağı olan iddianamede Çiçek’in adının geçtiği ve ”İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın Erzincan’da hayata geçirilmek istendiğinin iddia edildiği anlatılan kararda, her iki iddianamede Çiçek ile ilgili benzer iddialar bulunması nedeniyle iki dosya arasında şahsi ve fiili irtibat bulunduğu sonucuna varıldığı aktarıldı.

Kararda, bu nedenle Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumlu birleştirme uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği ifade edildi.

MAHKEME BAŞKANI ŞENGÜN’DEN MUHALEFET ŞERHİ

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ”Ergenekon” dava dosyası ile ”İrtica ile Mücadele Eylem Planı” dava dosyasının birleştirilmesine karar verilerek, uyuşmazlığın çözümü için dosyanın kuryeyle Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine oy çokluğuyla hükmedildi.

Bu karara, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün tarafından muhalefet şerhi konuldu.

Şengün, muhalefet şerhi yazısında, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, birleştirme kararı verdiği 10 Mayıs 2010’dan sonra bile dosyadan el çekmediğini, dosyayı Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiğini, tekrar kendisine gelen dosyanın tutuklu sanıklarıyla ilgili tutukluluk durumlarının sürüdürülmesi yönünde yine oy çokluğuyla karar verdiğini ve daha sonra dosyayı Yargıtay 11. Ceza Dairesinin istemesine rağmen göndermeyip, mahkemelerine gönderdiğini ifade etti.

”BİRLEŞTİRME KARARI KEYFİLİĞE YOL AÇACAK BİR UYGULAMADIR”

Bu mahkemenin verdiği birleştirme kararının usul ve yasaya uygun olmadığını belirten Şengün, ”Bu şekilde verilecek birleştirme kararları, mahkemelerin keyfi olarak dosyaları ellerinden çıkarmak, en azından zaman kazanmak ve de bu şekilde keyfiliği doğuracak bir uygulamaya, o dosya sanıklarının mağduriyetlerine sebep olabilecek ve giderek keyfiliğe yol açacak bir uygulama olarak değerlendirilmektedir” ifadesini kullandı.

”İddia olunan örgüt adı belirtilerek tüm dosyaların bir mahkemede birleştirilmesi de mümkün değildir” görüşünü aktaran Şengün, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının bu aşamada başkaca bir incelemeye gerek kalmaksızın Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğunu ve çoğunluğun verdiği karara katılmadığını kaydetti.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ